Rahman ve Rahim olan Allah´in adiyla
Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız. (Vakıa Suresi, 63-65)
Aşağıdaki resimlere bakın. Sizce kuru tahta parçalarını
andıran bu cisimler nedir? Bu cisimlerden canlı bir varlık meydana
gelebilir mi?
Bu cisimlere bakan birçok insan muhtemelen bunların
meyve çekirdekleri veya çalı çırpı benzeri maddeler, hatta bir nevi çöp
olduklarını düşünmüş olabilir. O halde siz, kimilerinin “çöp” olarak
nitelendirdikleri bu cisimleri alıp bahçeniz veya evinizdeki bir
saksının içindeki toprağa gömün ve bir müddet bekleyin. Bir süre sonra
ne olacağını merak ediyorsanız yazıyı okumaya devam edin ve sonucu
görün.
Yukarıdaki resimlerden anlaşılacağı gibi bu “kuru tahta parçaları” birer
tohumdur. Ve bu tohumlar uygun şartlar sağlandığında hayret verici
şekilde yeşerir ve çeşit çeşit bitkileri meydana getirirler. Peki acaba
küçük ve kuru olan bu cisimleri bir tahta parçasından ayıran özellik
nedir?
Karpuz çekirdeklerindeki detaylı tasarımı inceleyen bir insan çok önemli bir gerçeğe ulaşacaktır. Bu küçücük çekirdeklerin içinde, tadıyla, kokusuyla, koruyucu kabuğuyla kusursuz bir meyvenin bilgilerinin yerleştirilmesi bir yaratılış mucizesidir. |
Tohumların, kendilerini diğer cisimlerden ayıran çok
önemli bir özellikleri vardır. Tohumlar ait oldukları bitkinin her
dalına, her yaprağına, bu yaprakların sayısına, şekillerinin nasıl
olacağına, kabuğunun ne renkte ve kalınlıkta olacağına, besin ve su
taşıyan borularının genişliğine, sayısına, bitkinin uzunluğuna, meyve
verip vermeyeceğine, verecekse bu meyvelerin tatlarına, kokularına,
şekillerine, renklerine dair -kısacası bir bitkiyle ilgili olabilecek-
bütün bilgilere sahip cisimlerdir.
Peki tohum hakkında hiçbir bilgiye sahip olmasaydık ve
bu cismi ilk defa görüyor olsaydık, ne işe yaradığını da hiç bilmeseydik
-üstteki resimlerde görüldüğü gibi- tohumların içinden hiçbiri diğerine
benzemeyecek şekilde sayısız bitkinin çıkabileceğini, bu bitkilerin bir
kısmının da metrelerce yüksekliğe ulaşabileceklerini tahmin edebilir
miydik? Tabii ki böyle bir şeyi tahmin edemezdik. Kuru tahta parçası
görünümündeki bir cisimden mis gibi kokan, çarpıcı renklere ve şekillere
sahip sayısız çiçeğin; papatyaların, lalelerin, açelyaların,
sardunyaların, nergislerin, güllerin, menekşelerin çıkacağını
düşünemezdik. Türlü türlü meyvelerin; şeftalinin, hindistan cevizinin,
armutların, ayvanın, dutun, kayısının yine bu tohumların oluşturduğu
ağaçlarda yetişeceğini, küçük siyah, kahverengi ya da sarı cisimlerin
böğürtlenleri, portakalları, mandalinaları, karpuzları, erikleri,
biberleri, domatesleri oluşturacağını hayal bile edemezdik.
İşte bu yüzden tohum, üzerinde düşünülmesi gereken bir
varlıktır. Milyonlarca yıldır tohumların içinde bitkilere ait bütün
bilgilerin saklanıyor olması sıradan bir konu olarak karşılanmamalıdır.
Bu, konu üzerinde düşünen insanın önünde hiç beklemediği ufukları
açacak, pek çok olaya bakış açısını değiştirecek bir bilgidir. Bu
bilgiye daha yakından şahit olmak için insanın en yakınından, örneğin
evinde bulunan sebzelerden, çiçeklerden, meyvelerden düşünmeye başlaması
yeterlidir.
Örneğin; bir tohumun karpuz olabilmesi için ne gibi
bilgilere ihtiyaç vardır, düşünelim. Karpuz dilimini eline alıp
inceleyen insan çok belirgin bir düzen ile karşılaşacaktır. Bu düzeni
sağlayan bütün bilgiler karpuzun çekirdeklerinde yani tohumlarında
mevcuttur. İncelemeye devam eden kişi karpuzun çekirdeklerinin her
birinin ince bir bağ ile sulu bölüme tutturulduğunu görecek,
çekirdeklerin üzerindeki incecik zarı fark edecektir. İşte bu zarın
yapısı hakkındaki bilgi de, karpuzun hoşa giden tam ayarında şekeri,
esansı ve lezzeti ile ilgili bilgi de tohumlarında mevcuttur. Bundan
başka; karpuzun kabuğundaki desenler, kabuğun kalınlığı, üzerindeki
mumlu yapı ile ilgili bütün bilgiler de tohumlarda şifrelenmiştir.
Kabuğu oluşturan hücrelerin bir duvar ustasının yapamayacağı kadar
pürüzsüz bir doku oluşturmalarını sağlayan bilgi de tohumlardadır.
Dünyanın her yerinde karpuzların aynı özelliklere sahip
olmasını sağlayan da tohumda saklı olan bu bilgidir. Bu nedenle dünyanın
neresine gidilirse gidilsin karpuz çekirdeklerinden bir miktar alınıp
toprağa ekilse bir süre sonra topraktan bir karpuz bitkisinin çıktığı,
ardından bu bitkinin üzerinde küçük karpuzların oluştuğu, bunların da
zamanla büyüdüğü ve gerçek birer karpuza dönüştükleri görülecektir.
Her ağaç türü farklı bir tasarıma sahiptir. Bu tasarımla ilgili tüm bilgiler de tohumlarda saklanmıştır. |
Başka bir örnek verelim ve kozalaklı bir ağacın
özellikleri ile çöl bitkilerinin özelliklerinden bazılarını ele alarak
karşılaştırma yapalım.
Kışın toprak donduğu için ağaç kökleri bir süre sonra
topraktan su alamaz duruma gelir. Ayrıca kışın çok az yağmur yağar,
yağışların çoğu kar olarak düşer. Bu nedenle ağaçların kış mevsiminde
ortaya çıkan susuzluğa dayanıklı olmaları gerekmektedir. İşte ağaçlar bu
dayanıklılığı yaprakları sayesinde kazanırlar. Örneğin; birçok
kozalaklı ağacın yaprakları sert bir deri gibidir ve dökülmez.
Yapraklarının üzerindeki mumlu yüzey de suyun buharlaşma yolu ile
kaybını azaltır ve bu dayanıklılık yaprakların dökülmesini ya da su
basıncı dolayısıyla bitkinin solmasını önler. Bundan başka kozalaklı
ağaçların yapraklarının çoğu iğne şeklindedir ve dona karşı da
dayanıklıdır.
Ayrıca bu bitkiler her bahar
mevsiminde yeni yapraklar açtıklarında enerji toplarlar. Ve
yapraklarının dayanıklılığı da bu bitkiler için önemlidir. Çünkü hava
koşullarının elverişli olduğu her fırsatta bu bitkiler hemen fotosentez
yaparak besin depolarlar. Yapraklarını dökmeyen ağaçların şekli de
genelde koni biçimindedir ve bu sayede üzerlerine düşen kar kolaylıkla
dökülür ve böylece dalları ağırlıktan kırılmamış olur. Ayrıca tutulan
karlar ağacı soğuğa karşı korur ve yapraklardan nemin çıkmasını
azaltarak su kaybını önler. Harry J. Fuller, The Plant World, s.85-86
Çölde yaşayan bir bitki için kuraklık en büyük
tehlikelerden biridir. Ne zaman yağacağı belli olmayan yağmurlar, kum
fırtınaları, aşırı sıcaklık gibi olumsuz etkenler normal şartlarda
bitkilerin soylarının tükenmesine neden olabilir. Ancak çöl bitkilerine
ya da kurak iklimlerde yetişen diğer bitkilere baktığımızda bu ortamlara
dayanıklı olmalarını sağlayacak kendilerine has özelliklerinin
bulunduğunu görürüz. Tohum yapıları, üreme şekilleri bu koşullarda
nesillerini devam ettirmelerini sağlayacak şekildedir.
Çöl bitkilerinin susuzluğa ve sıcağa dayanıklı bir yapılarının olması da bu bitkilerin tohumlarına kodlanmış olan bilgilere bağlıdır. Bu çeşit çeşit bilgiyi küçücük tohumların içine sığdıran, elbette sonsuz bir kudret sahibi olan Allah’tır. |
Buna çöl bitkilerinin
tohumlarının içerdikleri bazı maddelerden örnekler verelim. Birçok çöl
tohumu filizlenmeyi engelleyen çeşitli maddelere sahiptir. Örneğin;
Sinapis alba adlı bitkinin meyveleri tohumun filizlenmesini engelleyen
“blastokoline” maddesi ihtiva eder. Arizona’daki bazı çöl bitkileri de
yine yapılarındaki bazı maddeler nedeniyle çok uzun uyku dönemlerinden
sonra fidan verirler. Mesela; Lepidium lasiocarpum isimli bitki bir
yıldan sonra, Streptanthus arizonicus 26 aydan sonra filizlenmeye
hazırdır. Bu maddelerin varlığının önemi özellikle kurak mevsim baş
gösterdiğinde anlaşılmaktadır.
www.britannica.com/bcom/eb/article/1/0,5716,120821+4+111095,00.html
Bu iki bitki türünün örnek verilen özelliklerinin her
biri tohumun embriyosunda bulunması gereken bir bilgi demektir.
Yapraklarını dökmeyen bitkilerle çöl bitkileri arasındaki bu birkaç fark
bile bitki tohumlarının içinde ne kadar çok ve detaylı bilginin
kodlanmış olduğunu açıkça göstermektedir.
Gülün kırmızı rengi, yapraklarındaki kıvrımların her
birinin nasıl olacağı, kaç yaprağının olacağı, yapraklarının
yumuşaklığı, kadifemsi yapısı, güle kokusunu veren maddelerin oranı
birer bilgidir. Patlıcana morumsu siyah rengini veren, üstüne cilalı
kabuğunu yerleştiren, içinde çekirdeklerini sıralayan, sapını dayanıklı
kılan, sapın içindeki taşıma borularının uzunluklarını belirleyen,
embriyoya yerleştirilmiş olan bilgilerdir. Kuru sopaya benzeyen asma
dallarından tatlı ve su dolu kesecikler halinde üzümlerin çıkmasını
sağlayan da bu bilgidir. Üzüm kabuklarını fındık kabuklarından farklı
kılan, bu iki meyvenin renklerini, tatlarını, kokularını, içindeki
vitaminleri, birinin sulu birinin kuru yapılarda olmasını sağlayan hep
tohumların embriyolarındaki bilgilerdir.
Bitkiler ilk ortaya çıktıklarından beri tohumla üreyen
türlerin her birinde bu bilgiler var olmuştur. Buraya kadar
anlatılanlarda da açıkça görüldüğü gibi aksi bir durum yani bu bilginin
olmaması demek, o bitkinin var olmaması demektir. Bu noktada akla şu
soru gelmektedir:
Tohuma bu bilgi kim tarafından yerleştirilmiştir?
Bu sorunun cevabını ilk bölümde vermiştik. Ancak burada
bir kez daha hatırlatmakta yarar vardır. Tüm bu muazzam bilgiyi tohumun
içine yerleştiren, herşeyin Yaratıcısı olan Allah’tır.
Küçücük bir tohumun içine böylesine muazzam bir bilginin
yerleştirilmiş olması ve tohumların diğer özellikleri iman edenler için
Allah’ın benzersiz yaratma sanatına birer örnektir. İmanlarını
artıracak, onları Rabbimiz’e yaklaştıracak bir vesiledir. Allah herşeye
güç yetiren olduğunu, binlerce sayfalık bilgileri küçücük tohumlara
yerleştirerek ve eşi benzeri olmayan çeşit çeşit bitkiyi bu küçücük
cisimlerden çıkararak bir kez daha bize göstermektedir. Tohumlardan
bitkilerin çıkmasını sağlayan yalnızca Allah’tır. Bu gerçek ayetlerde
şöyle bildirilmektedir:
Şimdi ekmekte
olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa
bitiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı
kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız. (Vakıa Suresi, 63-65)
Bir diğer ayette tohumu yaratanın da, toprağın içine
düştüğünde onu yarıp içinden yeni bir bitkiyi çıkaranın da Allah olduğu
şöyle haber verilmektedir:
Taneyi ve çekirdeği
yaran şüphesiz Allah’tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden
çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
(En’am Suresi, 95)
Gerçek bu kadar açık olmasına rağmen bunu kavrayamayan
insanlar yeryüzünde her zaman mevcut olmuştur. Allah’ın varlığını inkar
eden kişiler bu yaratılış mucizesini görmezlikten gelerek tohumların
ortaya çıkışına tesadüflerle açıklama getirmeye çalışmışlardır ve halen
de çalışmaktadırlar. Ancak ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar sonuç
değişmeyecektir. Akıl ve vicdan sahibi her insan tohumdaki kusursuz
tasarımı ve içerdiği olağanüstü bilgiyi inceledikçe bunun tesadüfen
oluşamayacağını anlayacak ve yaratılış gerçeğine şahit olacaktır.
İlerleyen bölümlerde de görüleceği gibi tohumlardaki tasarım ve
içlerinde yer alan bilgi, kendi kendine ortaya çıkamayacak kadar
ihtişamlıdır.
İçleri şekerli su dolu, lezzetli üzümler üstte görülen kuru ağaç dallarında yetişir. İncecik bir dalın üzerinde kilolarca üzüm yaratan hiç kuşkusuz ki Allah’tır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder